Abdülaziz Han'ın İntikamını Kim Aldı?


Yılmaz Öztuna

Çerkes Hasan, genç yaşında Abdülaziz Han'ın katlinde büyük rol oynayan Hüseyin Avni Paşa'yı öldüren ve bu uğurda canını feda eden subaydır. İşte Çerkes Hasan'ın hikayesi...


Hasan Bey'in ablası Neşerek kadınefendi, Sultan Abdülaziz Han'ın hal' edildiği gün Dolmabahçe Sarayı'ndan Topkapı Sarayı'na nakledilirken mücevher sakladığı şüphesiyle omuzundaki şal, padişahın gözleri önünde Hüseyin Avni Paşa tarafından çekilip alınarak hakârete uğramıştı. Kadınefendi, omuzları açık bir şekilde boğazdan getirilmiş ve hastalanmıştı. Sultan Abdülaziz Han'ın vefatı üzerine ise şok geçirerek 11 Haziran günü vefat etmiş idi.

Hüseyin Avni Paşa halden sonra Çerkes Hasan'ın İstanbul'da birinci orduda bulunmasını tehlikeli görerek, kolağası (kıdemli yüzbaşı) rütbesiyle onu merkezi Bağdat olan altıncı orduya tayin etti. Ancak Hasan Bey gelişen olaylar üzerine Bağdat'a gitmeyi reddetti. Bilhassa ablasına karşı yapılan muamele kendisini son derece sarstı ve Hüseyin Avni Paşa'ya haddini bildirmeye karar verdi. Bağdat'a gitmeyi reddedince tutuklandı. Gideceğine söz verince serbest bırakıldı. Bekar olan Hasan Bey, eniştesi Ateş Mehmed Paşa'nın Cibali'deki evinde, dul halasının yanında oturuyordu. Bu konağa gidip baştan ayağa silahlandı. Görevden alınmasına rağmen halâ hassa yaveri kordonlarını takıyordu. Çerkes Hasan akşam olunca, önce Hüseyin Avni Paşa'nın Kuzguncuk'daki konağına gitti. Hizmetçilerinden onun Midhat Paşa'nın konağında olduğunu öğrenince geri döndü. Abdülaziz Han'ı şehid ettiren paşalar, başarılarının zevki içinde bazı devlet mes'elelerini görüşmek için 15 Hazıran gecesi Midhat Paşa'nın Bayezıt'daki konağında toplanmışlardı. Konakta, sadrazam Rüştü Paşa, serasker Hüseyin Avni Paşa, hariciye nazırı Reşid Paşa, bahriye nazırı Kayserili Ahmed Paşa, Cevdet Paşa, Şerif Hüseyin Paşa, maıiye nazırı Yusuf Paşa, Halet Paşa ve Müşir Rıza Paşa bulunuyordu. Hasan Bey, Midhat Paşa'nın konağına rahatlıkla girdi. Üniformalı olduğu ve sarayla ilgisi bulunduğu için hizmetçiler haber getirdi zannettiler. Bu sebeble kolayca konağın üst katına çıktı Elinde tabancalarından biri olduğu halde kablnenin toplantı yaptığı salona girdi.

'Davranmayın!' diye bağıran Hasan Bey, aynı zamanda tabancasını ateşleyerek Hüseyin Avni Paşa'yı göğsünden ve karnından vurdu. Orada bulunan paşalar korku içinde bitişik odaya sığınırlarken, Hüseyin Avni Paşa can havliyle kendini sofaya attı. Lakin Hasan Bey onu öldürmeye azmetmişti. Üzerine yürürken beline sarılan ve kendisini durdurmaya çalışan bahriye nazırı Kayserili Ahmed Paşa'nın ellerini ve kulaklarını çerkes kaması ile kesti. Daha sonra Hüseyin Avni'nin üzerine çökerek kamasını bir kaç defa karnına sapladı. Ağzını kulaklarına kadar kesti. Avni Paşa'yı öldürdükten sonra salona dönen Hasan Bey, hariciye nazırı Raşid Paşa'yı da öldürdü. Kayserili Ahmed Paşa, yaralı halde salonun bitişiğindeki odaya sığındı. Çerkes Hasan, Midhat ve Ahmed paşaları da öldürmek için sığındıkları odanın kapısını omuzladı. Arkasına konan masanın üzerine şişman HaIet Paşa oturtulduğu için kapıyı zorladığı halde açamadı. Bu sırada Hasan Paşa, karakoldan gelen askerler tarafından yaralı olarak yakalandı. Merdivenlerden inerken, bahriye kolağası Şükrü Bey tarafından ağır şekilde tahkir olunması üzerine, bir kaç manga asker arasında çizmesinde sakladığı küçük tabancasını çıkarıp onu da öldürdü. Çerkes Hasan bu vak'ada beş kişi ôldürdü.

Yaralananların sayısı çeşitli kaynaklarda 2 ila 10 kişi arasında olduğu söylenmektedir. Bunların hepsini Hasan Bey yaralamış olmayıp, bazısı asker tarafından aşağıdan açılan ateş neticesinde yaralanmıştır.

Çerkes Hasan, yakalandıktan sonra şimdiki İstanbul Üniversitesi'nin merkez binasının yanındaki Süleymanıye Kışlası'na götürüldü. Yaralarını tedavi ettirmeyen Hasan Bey, kısa süren duruşmadan sonra, askerlikten ihraç edilerek idama mahkum edildi. Sorgusu sırasında; 'Nefsim için bu işi yapmadım, millet için yaptım. Gayem; bundan sonra kimse padışah hal' etmek falan gibi şeylere cesaret edemesin' demiştir. Ertesi gün Bayezıt meydanında idam edildi. Hüseyin Avni Paşa'nın ölümü halk arasında sevinçle karşılandı. Çerkes Hasan'a ise o nisbetle acı duyuldu ve gönüllerde milli kahraman olarak yerleşti. Senâi, Naim, Hilmi Efendiler, Müşir Eşref Paşa gibi şairler, Çerkes Hasan Bey hakkında mersiyeler yazarak kahramanlık ve cesaretini terennüm ettiler. Eşref Paşa mersiyesinden bir bölüm:

Rabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan
Kâmet-i Avni'ye ol esnada biçmişti kefen.
______________________________
Kaynak: Bir darbenin anatomisi